Page 16 - Annonce 3
P. 16
üzere çeşitli işlerde çalışıyor.
peşinden gidebilmenin verdiği coşkuyu öğretir.
“Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde,
güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. “Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin
hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin
Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ötesine geçmeye çalış. O zaman uçmanın anlamını
ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı da daha iyi öğreneceksin.” der Martı Jonathan.
zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı,
bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. “Düşüncelerinin zincirlerinden kurtulun, bedeninizin
İşte zor bir gün daha başlıyordu.’’ diyerek başlar zincirlerini kırın.”
Martı Jonathan Livingston’un öyküsü…
Martı Jonathan Livingston, sürünün tek derdi olan Cennetin bir yer olmadığını anlar Martı Jonathan,
beslenme ve barınma meselelerinin hayatın amacı bilgi ve öğrenmekle elde edilen mükemmel bir
ve anlamı olmadığını düşünen bir kuştur. Onun bilgeliktir cennet. Hepimiz içimizde bir Martı
uçma eylemi, karnını doyurmanın da ötesinde bir Jonathan taşıyoruz. Onu hissedebilmek görebilmek
amaç için var olmaktadır: Özgürleşmek. Bunun önce kendimize inanmakla başlar. Tarihe damgasını
için günün çoğu zamanını sürüden ayrı geçiriyor, vuran, hayatını kitaplardan okuduğumuz liderler,
kendiyle adeta yarışarak hem gücünü ve becerilerini sanatçılar, sporcular hepsi bir Jonathan değil midir?
yükseğe, daha yüksek hıza ulaşmanın mükemmel Geleceğimiz, onu nasıl şekillendireceğimiz ise
yollarını aramaktadır. Onun bu tutkusu haliyle bize bağlı. Hayallerinin peşinden gidip de kendine
sürüdeki diğer martılardan farklı olmasına sebep inanmak kadar güzel bir şey var mı ki yaşamda. Umut
olur. Zamanla Jonathan’daki bu farklılaşma sürü ettiğimiz, her adımda düşlerimizin gerçekleştiğine
tarafından kabul edilmeyince sürüden dışlanır. yaklaştığımızı görmek kadar güzel bir şey var mı?
Tıpkı Martı Jonathan gibi başarmak istemez miyiz
Bu dışlanma, reddedilme her ne kadar onu üzmüş biz de?
olsa da amacından sapmasına sebep olmaz. Bir
tutkusu vardır: Uçmak ve Sınırları Aşmak! İmkansız Bu yazımı Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü de
olarak kendisine öğretilenin dışına çıkıp sınırlarını eklemeden bitirmek istemem. “Hiç dinlenmemek
genişlettikçe, özgürlüğü her uçuşunda daha da üzere yola çıkanlar, asla ve asla yorulmazlar.
derinden hissetmeye başladıkça mutluluğu da Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat
katlanarak artar. Bir gün kendi gibi düşünen yaşamanın yollarını alışkanlık haline getiren uluslar
başka martıların da varlığını keşfedince onlar için önce onurlarını, sonra özgürlüklerini, daha sonra da
de uçmanın anlamını sadece karın doyurmak için geleceklerini yitirmeye tutsaktır.
olmadığını anlayınca yalnız olmadığını farkına varır.
Ceren KÜÇÜK
Artık başka bir dünyadadır. Kendini anlayan
martıların arasında. Ancak nedense aklı hep geldiği
diyarlarda, yaşadığı sürüsünde kalmıştır. Geri
dönmeli ve kendisi gibi düşünen başka martıları
bulmalı, onlara bildiği her şeyi öğretebilmeyi
düşünür ve bunu yapar. Geri döner, başka
Jonathan’lar bulmak için onlara sınırların ötesine
15