Page 58 - Annonce No 1
P. 58
HEPYEK
Uzun zamandır ne yazacağını merakla beklediğimiz,
birden fazla türde yazdıklarıyla oldukça geniş bir
okuyucu kitlesine hitap eden Seray Şahiner’in yeni
öykü kitabı *Hepyek* manifesto niteliği taşıyor.
Şimdiye dek Şahiner edebiyatında pek aşina
olmadığımız sulara cesurca giriliyor *Hepyek*’te. Kır
öyküsü çıkıyor karşımıza ama bu tanıdığımız bir kır değil.
Erkek anlatıcılar, komiler, dansözler, babaanneler;
hastane odaları, yetiştirme yurtları… Hepsi bir arada,
kimsenin kurmadığı bir çetenin üyeleri… Hepsi bir
arada, hepyek ile yüzleşmenin ne demek olduğunu
tek başına anlatıyor.
İnsanlık tarihi, biraz da iletişim araçlarının tarihi olarak
okunabilir. Bu araçların neredeyse her biriyle kimi
zaman sezdirerek, kimi zaman doğrudan anarak
uğraşıyor Şahiner. Bunları edebiyatın meselesi hâline
getiriyor.
*Hepyek*; Haşim İşcan Geçidi’ne her girdiğinde
bisiklet almaya karar verip geçitten çıkar çıkmaz bu
hayali unutanların, fesleğen görünce gayrı ihtiyari
okşayıp elini koklayanların, sokak çalgıcılarına para
verenlerin, niyet etmedikleri dünyanın falına gaipten
işaretlerle bakanların, hayatta kalma yolu olarak oyunu
benimseyenlerin kitabı. Ama hakikaten “sadece” bu
kadarı değil.
Şimdi, hepyek gelebilir!
“Şahiner insanların en aptalının bile artık çok enayi
olamadığı bir dünyadan yazıyor: asgari bir sinizm, bir
haşinlik belki, bir ‘külyutmazlık’, hem bu dünyada sağ
kalmanın hem de yazının inandırıcılığının koşulu hâline
gelmiştir.”
Orhan Koçak
57