Page 39 - Annonce 3
P. 39

IÞIK                                                   Sonradan kalýnlaþýyor sesleri ancak hala seçemiyorum.
                                                                 Sadece  o  bana  bakýyor,  ben  de  ona.  Sesler  yavaþça
                                                                 geliyordu.  Önümdeki  bedenler  çoðaldý,  “uyandý!”
                                                                 diye  baðýrdý  aralarýndan  biri.  Yýllardýr  ne  uyumuþum
                                                                 ne uyanmýþým oysaki. Seslerimi dýþarý aktarmak için
                                                                 direndim. Iþýðýmý büyütmek için direndiðim gibi adeta.
          1870, Salpêtriere Hastanesi-Paris                      Yine sesimin içimde kalmasý daha rahattý, ancak ileri
                                                                 gitmek zorundaydým. Kendimi bir kez daha ittirdim.
          Iþýk,  sadece  parlak  bir  ýþýk.  Beni  kendine  çekiyordu.
          Uyku  öyle  tatlý  ki  aslýnda…  Yine  de  beni  uyanmaya  Tamam, dýþarýdaydým; sesim ulaþýyordu ancak sadece
          zorluyordu.  Ýncecik  bir  çizgi  sadece  eldeki.  Ne  bir  anlaþýlmaz  sesler  verebildim.  Uzun  süre  baðýrdým,
          ses ne bir nefes, incecik bir ýþýk. Uykuya geri dönmek  sesimin tam olarak dýþarýda olduðundan emin olmak
          istiyordum,  yýllardýr  uyumamýþým  gibi  yorgundum.  istedim.  Önümdeki  bedenler  telaþlanmýþtý,  nedendir
          Ne  uyumuþum  ne  uyanmýþým  uzun  zamandýr.  Iþýkla  bilmem.  “Ne  oluyor?”  dedi  biri.  Dýþarýda  olabilmek
          beraber ince bir ses. Yaþamak benim için ince bir çizgi  için  titreþim  topluluklarýný  tekrarlýyordum  ancak
          þu an için, uyanýp uyanmamak arasýnda giden bir çizgi.  bedenimin üst kýsmý yanýyordu, yoðun bir acýyla. “Iþýk,
          O kadar yokluk ve boþluk bilincindeyken bile kokular  ýþýk,  gör,  uyan,  sesler”  gibi  kelimeleri  tekrarladým.
          duyuyordum. Acý, sert.                                 Oldu, seslerimi daha rahat iletebilecektim.

          Daha  çok  uyumak  istiyordum,  olmadý.  Yokluðumun  Merhaba” dedim kýsýk bir sesle. Önümdeki bedenleri
          içinde  bedenim  var  olmaya  çalýþýyordu.  Aslýna  daha  rahat  görebilmek  için  kalýbýmýn  üst  tarafýný
          bakýlýrsa  bir  bedenim  var  mý,  o  da  tartýþma  konusu.  kaldýrdým.  Bedenlerden  birisi  uzakta  duranlara
          O  karanlýðý  sanki  üstüne  evren  çökmüþ  gibi  aðýrken  seslendi “Karim komadan uyandý!”
          zorlayarak ýþýða yaklaþtýrýyordum. Iþýðýn büyümesi için
          uðraþýyordum. Iþýk olarak mý kalacak varlýðým yoksa  Biri  yanýma  yaklaþtý,  “Karim?”  dedi  yavaþça.
          büyüyecek  mi  parlayýp  diye.  Iþýðýn  etrafýnda  lekeler  “Merhaba?”  dedim  yeniden.  Söylediði  kelimenin
          görüyordum.  Karanlýk  ve  ýþýktan  farklý  manzaralar.  anlamýný  bilmiyordum.  Cevap  verilmeyince,  “Karim”
          Lekeler  birbirine  kayýyor,  bir  daha  karanlýða  diye  tekrarladým.  Belki  o  titreþim  bende  bir  þey
          düþüyordum.  Neden  ýþýðýmdan  büyümek  bu  kadar  çaðrýþtýrýr diye umut ettim. “Karim” dedim tekrardan;
          zor? Neden kaçamýyorum karanlýktan? Kararlý ve son  ne sert, aðýr bir titreþimi vardý. Tüm varlýðýmda güçlü
          bir  kez  varlýðýmdan  ne  varsa  ortaya  koydum.  Iþýðým  bir hareket uyandýrýyordu ama anlamýný bilmiyordum.
          büyüdü, büyüdüm.                                       Önümdeki  bedene  baktým  uzunca,  “Hangi  varlýðýn
          Arada  kapanarak  tekrar  büyüdü  ýþýðým.  Evet,  sesler  kabýsýn?”  diye  yanlýþ  bir  soru  sordum.  Beden  o
          duyuyordum,     varlýðýmý   acýtýyorlardý.   Onlardan  beden,  kap  deðil  diye  tekrarladým  kendi  kendime.
          kaçmaya  çalýþýyordum.  Iþýðýmýn  içinde  olduðu  bir  Karþýmdaki  varlýðý  incitmiþ  gibi  suçlu  hissettim  bir
          kýsýtlama  hissettim.  Tüm  varlýklar,  tüm  evren  ben  an  için.  “Aeneis”  diye  karþýlýk  aldým.  Duyduðumu
          deðildim. Bir kabýn içindeyim sanki, tam anlayamadým.  tekrarladým. Vay canýna, dedim: diðerinden çok farklý
          Köþeleri,  uçlarý  olan  bir  kýsýtlama  gibi.  Kabýn  içini,  bir  hareketi  vardý  içimde.  “Merhaba  Aeneis”  dedim
          uçlarýný yavaþça doldurdum. Iþýðýmý tam olarak açtým,  yavaþça.  “Ya  siz?”  Diye  sordum  diðer  bedenlere.  Bu
          onu  baþka  yönlere  çevirebildiðimi  fark  ettim.  Kýsa  kelimelerdeki  devinim  hoþuma  gidiyordu.  Ardýndan
          aralýklarla kapanýyor sonra açýlýyor ýþýk, kapandýðýnda  içinde olduðumuz kutunun içine daha küçük hacimli
          bir daha açýlamayacak gibi korkuyordum, bedenimin  bir beden geldi. Köþeli bir maddesel varlýðýn içindeyiz,
          üstünde bir yanma hissediyordum.                       kutu mu bilmem, en yakýn benzetme o gibi göründü.
                                                                 “Mösyö Karim!” diye bakakaldý bana. Öylece anladým,
          Karþýmda  kap  gibi  bir  þey  duruyordu.  O  da  benim  “Karim”  sözcüðü  benim  varlýðýmýn  hareket  enerjisi,
          gibi  varlýkta.  Bir  kabýn  içinde…  Evet,  evet!  Bedende,  çaðrýþma titreþimiydi. “Evet, Karim!” dedim mutlulukla.
          tam kelimesi bu. Titreþimler iletiyordu ama çok ince.







        38
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44