Page 56 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 56
HİPNOZ cümlesinden daha karmaşık ve psikolojik altyapılı bir
neden olduğuna inanıyorum. Evet güvenmiyoruz ama niye?
Bana kalırsa cevap insanın kontrolü kaybetme korkusunda
yatıyor. Kontrolü yitirdiğimizde en savunmasız ve hassas
Hipnoz sözcüğünün kökeni Yunan mitolojisindeki “hypnos” tarafımızın ortaya çıkacağını biliyoruz ve bundan deli
sözcüğüdür. Anlamı ise uykunun kişileştirilmesidir. Hipnoz gibi korkuyoruz. Freud’un da Yapısal Kişilik Kuramı’nda
tam anlamı ile uyku hali değil, uyku ile uyanıklık arasında ifade ettiği “id” kavramı zevk temelli ilkel istekleri temsil
olup, telkin almayı kolaylaştıran bir ruh halidir. Hipnoz genel eder. Bu bağlamda id güncel olarak kullandığımız bilinçaltı
olarak psikoloji-psikiyatri alanında bağımlılık tedavilerinde sözcüğünün başka bir versiyonudur. Az önce bahsettiğim
ya da fobilerin aşılmasında kullanılır. Bu tedavi yöntemine kontrolü kaybetmek de aslında id yani bilinçaltının kontrolü
de hipnoterapi denir. Hasta onay verdiği takdirde bir ele almasıdır. Günlük hayatımızda da çoğumuz gerçekte
yatağa ya da koltuğa yatırılır ve bir uzman eşliğinde ses, hissettiklerimizi ve düşündüklerimizi toplumun bize
gözle takip, çeşitli cisimler kullanma ve derin nefesler öğrettikleriyle ve inançlarımızla maskeleriz.
alma gibi tekniklerle uygulanır. Yapılan telkinlere kişinin Hipnoz etkisinde ise bu maske ortadan kalkar ve
beyin frekansına ulaşması sağlanmaya çalışılır. Bu şekilde bilinçaltımızla baş başa kalırız. Yine Freud’un tanımına
bilinçaltından istenmeyen şeylerin çıkartılması amaçlanır. bakacak olursak id içinde sonradan gelen öğretileri
Özellikle 19. yüzyıl (bilinçdışı kavramının gündeme kapsamaz, insanın en duru hâlidir.
oturması) başta olmak üzere genel olarak hipnoz ve
hipnozun etik sayılıp sayılamayacağı birçok tartışmaya
konu olmuştur. Ülkemize bakacak olursak Türkiye’de hâla Hipnozdan duyduğumuz korku belki de en çok kendimizden,
hipnozla alakalı yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. yani bastırdığımız, toplumdan gizlediğimiz taraflarımızla,
Dünya genelinde ise çoğu ülkede hipnotist eğitimini veya bilinçaltımızla yüzleşmekten kaynaklanan korkudur. İnsan,
uzmanlığını tamamlamış olan kişilerin hipnoz tedavisi hipnoz anında en temel korkusuyla karşı karşıya kalır,
uygulama hakkı bulunmaktadır. kendisine olan korkusuyla. Hipnoz, işte bu yüzden pek çok
insan için bilimsel olarak risk barındırmayan bir yöntem
Benim düşüncelerime gelecek olursak, iki tarafın rızası olsa da ürkütücü bir deneyim olarak algılanır. Zira en büyük
olduğu sürece etik bir problem oluşturmayacağını kaçışımız, kendimizden olan kaçışımızdır.
düşünüyorum. Lakin burada şöyle bir soru geliyor akla:
Hipnoz altında olan birey gerçekten irade sahibi midir?
Bilimin buna olan cevabı evettir. Hipnoz sırasında kişinin Ada Bellisan
bilinçli kontrolünün ortadan kalkmadığı söylenir. Ayrıca
özgür iradeye hipnotist tarafından herhangi bir müdahale
istense bile yapılamayacağından hipnoz altındaki kişi
manipüle edilemez.
Bilimin söylediklerine rağmen korkutucu duran bir yöntem
olduğunu da kabul etmemiz gerekir. Şahsen ben de bazı
hayatımı etkileyen korkulara sahibim. En başta kapalı
alanlarda kalma ve uçak korkusu gibi. Peki bu korkularımı
aşmak için hipnoz tedavisi olur muydum? Cevabım hayır
olacaktır. Birçok insanın da benimle aynı cevaba sahip
olduğunu düşünüyorum. Öyle olmasa bile en azından hipnoz
olmaktan korkan bir kısım insan olduğunu biliyoruz. Burada
şu soru devreye giriyor: İnsanlar bilimsel olarak sorun
olmayacağı kanıtlansa bile hipnozdan neden korkarlar?
Bunun sebebinin basit bir “Çünkü güvenmiyorum.”
55