Page 45 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 45

Küçük Yalan






        Yokluk içinde büyüdüm ben. Babamın getirdiği kırıntılar   Araştırmacılarımız, yaşadığımız bölgenin, yaratıklarca
        bize anca yeterdi. Onlarsa, hep tok… Hiç sevmiyorum    “M2 Blok – Daire 1” olarak adlandırıldığını duyurdu. Biz
        onları. Gözleri çok korkunç, sesleriyse vızır vızır… Bir   pek bir şey anlamamıştık ama anam dalgındı. “Her şey
        de aptallar. Yalnız Halil Amca, vakti zamanında cesaret   nasıl  da  hızlı  gelişiyor,”  dediğini  hatırlıyorum.  Onların
        edebilmiş onlara o kadar yaklaşmaya. Hâlâ, o yaratıkların   zamanında bunların hiçbiri yokmuş.
        “sineklik” dediği mavi çubuktan nasıl kaçtığını, o kadar   Duyurunun  üzerinden uzun bir zaman geçmiş olmasına
        yemeği  bize  nasıl  getirdiğini  anlatırken  gözleri  parlar.   rağmen  Hasan’la  merakımıza  yenik  düştük.  Biz  de
        Bizim  oralarda,  onun  yiğitliğini  duymamış  yoktur.  O   araştırmacılar gibi etrafı göreceğiz dedik. Ama Hasan,
        günden sonra, mavi çubuğa yaklaşmak yasaklanmış.       Ahmet’in de gelmesini istedi. “Ahmet de gelmesin mi
        Bir kere Hasan’la birlikte gittik ama. Ben inatla çubuğa   Abla, gelmesin mi?” deyip durdu.
        dokunmak  istiyordum  fakat  Hasan  bir  yerden  sonra   Deli  Ahmet  mi?..  Hiç  sevmiyorum  onu.  Hep  başıma
        durdu.  Kanatlarını  huzursuzca  kıpırdatarak  ağlıyor,   dert  açıyor.  Yüzü  de  çirkin,  yamyassı…  Sadece  bu
        kâh  “Abla,  abla…”  diyor,  kâh  ağzından  anlamsız,   olsa iyi. Aç kalıyoruz onun yüzünden. Babamın getirdiği
        hıçkırığımsı sesler çıkarıyordu. O gün orada, çubuğun   kırıntıların çoğunu o yiyor. Annemse işini bitirip yanımıza
        üstünde, Halil Amca’nın kurumuş bacağını bulmuştum.    geldiğinde dehşetle görüyor onca kırıntıdan geriye hiçbir
        Yaratıkların en küçüğü vurmuş çubuğu Halil Amca’nın    şey kalmadığını. Bana baktığında, gözlerindeki kin ve
        üstüne.  En  çok  da  ondan  korkarız.  Gözleri  bir  garip   hayal kırıklığı olgunlukla ne kadar iyi saklanmış olursa
        bakar, çizgili de değil üstüne üstlük. Öyle göz olur mu   olsun, içime oturuyor. Her şey Ahmet yüzünden zaten…
        hiç? Diğerlerinin gözleri zaten çok yukarıda olduğundan   Diğerlerinden büyük olduğum için anam gizliden gizliye
        göremiyoruz. Henüz serbestçe yuvadan uçmamıza izin     hep  beni  sorumlu  tutar,  Ahmet  yaramazlık  yapınca
        yok çünkü.                                             da bana dayak atar. Her şeye rağmen, bize hayatını
                                                               adamış bu kadına karşı garip bir merhamet duyuyorum.
                                                               “Olur, Ahmet de gelsin madem.”
                                                               Üçümüz,  gece  vakti  yola  çıktık.  O  saatte  yaratıklar
                                                               uyuduklarından  vızıldamıyorlardı.  Yukarıda,  uzun
                                                               yaratıkların gözlerinden bile uzakta bir ışık topu vardı.
                                                               Yaratıkların  uyurken  genellikle  kapattıkları  bu  top,  ilk
                                                               defa açıktı. Karanlıktan olmalı, her zamankinden daha
                                                               büyük  ve  parlak  görünüyordu.  Üç  yavru,  yan  yana
                                                               dizilmiş, tavandan sarkan bu güzelliğe bakakalmıştık.
                                                               “Biraz yaklaşalım mı?” diye sordu Hasan heyecanla.
                                                               “Sessiz olsana!” dedim. Öncelerinden bazılarına olduğu
                                                               gibi, bizim de sesimizi duyup avlamaya gelebilirlerdi.
                                                               “Bir şey olmaz ki Abla!” diye bağırdı Deli Ahmet. Boşuna
                                                               deli değil ya. “Zaten bizim sesimiz gür değil. Duymazlar
                                                               bizi.”





      44
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50