Page 43 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 43
Mutluluk
Bütün özlemlerimize eksiksiz ve sürekli olarak Mutluluk aslında ailemizin bize hissettirdiklerinden
ulaşmaktan duyulan kıvanç, sadakat durumu deriz ve bazı küçük anlardan da fazlası bence. Zaman
mutluluk için. Peki gerçekten öyle mi? Bütün zaman çok daha kişisel ve ulaşılmaz bir his.
özlemlerimize, eksikliklerimize sürekli olarak Mutluluğu ve gerçeği ararsak gerisinin bize
kavuşursak mutlu mu oluruz? verileceğini söylüyor Tolstoy. Ancak insanoğlu
sadece gerisini aradığı için ne gerçeği buluyor ne
Bizi mutlu edene kavuşmak, uğruna vaktimizi de mutluluğu. Ulaştığımızda mutlak sadakat ve
harcamaya değer bulup beklediğimiz bir şey huzur getirecek olan mutluluğun önce ne olduğunu
kalmayacak demek. Ki bence insan kavuşma anlamamız gerekiyor. Ne aradığımızı bilmeden
anına kadar olan sabırsızlıkla daha heyecanlı, daha yola çıkarsak elbet eli boş döneriz ve bence ne
mutludur. Ben bunu çoğu şeyin fikrinin gerçeğinden olduğunu asla öğrenmeyeceğiz. İşte bu yüzden
daha güzel olmasına bağlarım. Kavuşamazken mutlu olmayı hayal etmek mutlu olmaktan daha
aklımızdan geçirdiğimiz birlikte olma fikri belki huzur verici. Çünkü mutluluğun gerçekliğine
de canlı canlı yanımızda bulunmasından daha inanmayı çoktan bıraktım. Tek yaptığı şey günü
iyidir. Bu kişisel tanımın içine sadece “aileyi” kurtarıp geleceğini planlamak olan biri için
alamam, aile çok özeldir. Yanında boş vaktimizi kavuşmayı beklediği şeylerin de mutluluğun da
doldurduğumuz değil, onlardan geriye kalanın düşüncesi gerçeğinden daha güzeldir. Elde edince
boş vakit olmasıdır bence aile ve aile olarak anlamını kaybedeceğine bırakın anlamlıymış gibi
gördüklerimiz. O yüzden bence insana sürekli hissettirsin.
mutluluğu bir tek aile sağlar. Ancak tanımda
söylendiği gibi özlem duyup kavuşmaya gerek Sevdiğim bir söz var: “Mutluymuş gibi davran, bir
yoktur yanlarında mutlu hissetmek için. Onların süre sonra rol yaptığını unutursun.”
varlıkları da yoklukları da sürekli mutluluk ve acı
eşit bir şekilde verir zaten bize. Bakalım ne zaman unutacağız rol yaptığımızı.
42