Page 42 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 42

Yürüyüş







          Paltosunu  düzeltti,  hava  soğuktu.  “Ne  soğuk…”  bir duygu. Atkım düzgün mü? Ya paltom? Zaten
          dedi  ağzından  kelimeler  odun  gibi  yanarak  suratım atkımdan pek görünmüyor… Kaygılandı.
          çıkarken,  sonra  da  yerlerini  ciğere  çekilmeyi  Sonra  öfkelendi.  Kendini  gerçekten  saklamıştı
          bekleyen  buz  gibi  havaya  bıraktılar.  Bunu  fark  bu  sefer,  istese  de  gösteremiyordu.  Atkısını
          edince, yürürken geride bıraktığı sıcak buharlara  çıkardı.  Tam  kararlılıkla  yeniden  yanlarından
          hüzünle  baktı.  Bir  an  durup  beklemek  istemişti.  geçecekken:  Garip  görünür  iki  kere  geçmem.

          Durmadı.  Aklından  geçen  her  şeyi  yapsa  Yanındaki adamdan da çekiniyordu. Ya sevgilisi,
          yaşayamazdı zaten. Bu yüzden bir şeyler söyleyip  kocasıysa? Midesini bulandıran bir utanç dalgası
          duran, her şeye yorum yapan, kendi doğrularını  geldi. Ne iğrencim, beş para etmezim! Ya adam
          yaratıp  bir  başkalarını  yanlış  kabul  eden  aklını  benden daha iyiyse mi? Ya ne olmuş? Hem nasıl
          pek takmamayı öğrenmişti. Hava karanlıktı. Puslu  anlaşılacak “daha iyi” olduğu? Alnımda kaç sene
          değildi. Ama öyle gibiydi. Omuz silkti. Puslu dese,  okuduğum,  ne  sanattan  ne  anladığım  yazıyor
          kim yanlış olduğunu söyleyebilirdi? Sadece aklının  değil  ya!  İnanılmazım  gerçekten…  İnanılmaz!
          içinde olan bir düşünceyi kendinden, yani başta  Durdu. Midesindeki bulantı artmıştı. Kendine derin
          onu  yaratandan  başka  kim  yorumlayabilirdi  bir nefret duyuyordu. Hatta öylesine kötü hissetti ki,

          ki?  Kafasını  salladı.  Aklının  artık  hiçbir  şey  o an her şeyin durmasını istedi. Eve gitmek istedi.
          yorumlamasını istemiyordu. Uzakta bir şey görüp  Atkısını  taktı.  Ters  yöne  döndü.  Eninde  sonunda
          duraklar gibi oldu. Bir an içinde bir şeyler değişti.  geçecekti kızın yanından. Tüm insanlar, onun da
          “İki  kişi…”  diye  mırıldandı.  Sohbet  ediyorlardı.  yaptığı gibi, birbirlerinin yanında sahte bir uyum ve
          İçinde çatık kaşlı bulutlar, ebedi bir huzursuzlukla  huzurla dolaşırlardı. Zarafet. Ama herkesin içinde
          giderek yaklaştı onlara; sonra midesindeki ağırlık  düşünce  fırtınaları,  gözlerinin  önünde  dışarıdan
          azalarak geçti. Burnu artık üşümüyordu. Nefesini  nasıl göründüklerini canlandıran neredeyse şeffaf

          tuttuğunu fark etti. Hep nefesimi tutsaydım… diye  bir yansımaları olurdu ve o bunu biliyordu. Çünkü
          düşündü. Sonra düşüncesine kızdı. “Saçmalama.”  tüm insanlar onun gibiydi. Herkes onun gibi, kendini
          Adımlarını  yavaşlattı  ve  düşüncelere  daldı.  Bir  alçak görüyordu. Belki çekindiği adam da ondan
          çifte benziyordu bu iki kişi. Yok yok… Kardeştiler.  ürkmüştü. Bulantısının yokluğunda, sonunda derin
          Biraz benziyor gibilerdi çünkü. Kız ne de güzeldi…  bir nefes almayı başararak adımlarını hızlandırdı
          Ah  o  sarı  saçları;  karanlığın  yutamadığı  kadar  fakat  bu  nefes  yarıda  kesilmişti.  Durdu.  Adamla
          parlak, mütevazı örgüsü, bir de dişleri... “O benim  kadının konuştukları yerde, şimdi duran, kocaman
          hakkımda  ne  düşündü  acaba?”  diye  düşündü.  boşluğa  baktı.  Biraz  daha  baktı.  Rahatlamaya
          Geri dönüp yanlarından yeniden geçmek istedi.  benzer  birkaç  düşünce  üzülmesini  engelledi.

          İnsanlardan  uzak  dururdu  ama  karanlık  geceyi  Evine gitti.
          üzerine geçirmiş saklanıyordu şimdi. İçinde garip
                                                                                                      İlkin Bilge İdem






                                                                                                                    41
   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47