Page 21 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 21
KAÇIYORUM
Kaçıyorum. Beni hala takip ettiklerine eminim. Nefes (Benden ufak bir tavsiye: bu bölümü okurken,
nefese kaldım ama hâlâ koşuyorum. Sanırım bacaklarım Ensemble Galilei- Liane’s Ocean dinleyebilirsiniz.)
benden bağımsız hareket etmeye başladılar. Gözlerim
arkamı takip ediyor. Gürültülü bir ses... Kapı... Kapı? İlerlemem ne zaman duracak? Yorgunum. Bir müzik
Duvara mı çarptım? sesi geliyor sanki. Çok arkalardan belki de duvarların
ötesinden. Kafamda yankılanıyor. Sağda solda kapılar
Gözlerim tekrar aralanıyor. Yerdeyim, elbisem belirmeye başlıyor. İçeriden insan sesleri geliyor.
çamur içinde. Burnuma gelen rutubet kokusu Bağırış da denebilir bu seslere. Korkuyorum, hem de
başımı döndürüyor. Işığım yok etraf çok karanlık çok. Evet belki geçitte ilerleyebilirim ama o kapıları
ama artık beni takip edenler de yok. Düşüncelerim açmam imkansız. Kapılar kendi sırlarıyla baş başa
yerine gelmeye başlıyor o zaman anlam veriyorum kapalı kalıyorlar. İçimde kalıyor o kapıların ardındakiler
görünmeyen bir kapıdan geçtiğime. Arkada belli ama nefes nefese hızlı adımlarla ilerliyorum ve
belirsiz bir su damlama sesi var. Burası korkunç bir yer, ilerliyorum. Yukarı çıkan bir merdiven beliriyor.
korkunç olduğu kadar da tanıdık. Daha önce gelmişim Basamakları yamuk girintili çıkıntılı; sanki biri gelip
gibi hissediyorum ama bir yandan da şaşkınlıktan dakikalar içinde hazırlamış gibi dere çatma bir havası
karanlıkta daha iyi görebilmek için gözlerimi kocaman var. 10-15 basamağı var yok. Bu merdiveni sanki
açmaya çalışıyorum. Bileğimi mi burkmuşum saatlerce çıkmaya çalışıyorum. Ne yaparsam yapayım
sanki yürümekte biraz zorlanıyorum? Belki de yukarıdaki kapıya ulaşamıyorum. Kapıya ulaşıyorum.
karanlıktandır. Işık, bana ışık lazım. Çarptığım kapıyı Bu sefer burnuma yeni kokular geliyor. Bu koku bana
ellerimle bulmaya çalışıyorum. Duvarlar ıslak ve buz huzur veriyor, gözlerimi kapatıp iki dakikalığına o
gibi. Bir parça ışık... Evet kapıyı buldum. Tedirginlikle anda kayboluyorum. Kontrol edemediğim bir refleks
aralıyorum. Burası, burası benim evim mi? Bir dizide bana ufak bir tebessüm yaptırıyor sanki. Müziğin
gördüğüm yere de çok benziyor gibi? Dizi mi dizi ne sesi biraz daha net. Eminim bu ses kafamın içinden
demek? Burası ev gibi hissettiriyor. Olmak istediğim geliyor. Kapıyı artık açsam fena olmaz. Uzun süredir
yerdeyim tek bildiğim şey bu. Düşüncelerimi ellerimle karanlıkta olmanın verdiği zorlukla ışıkta gözlerim
savuşturuyorum; kafamı fazla kurcalamalarına bu zorla açılabiliyor. Burası. Neresi? Aynı soruyu sürekli
sefer izin vermiyorum ve olabildiğince hızlı adımlarla kendime sormak beni biraz bezdiriyor. Yine bir koridor
koridorda aydınlata yapılan mumlardan birini yerinden ama bu sefer aydınlık. İlerden biri geliyor ayak sesleri
çıkarıp sönmemesi için sakince elime alıyorum. Neden biraz telaşlı. Bir kadın üstünde benimkinden çok farklı
bu kadar uğraşıyorum. Yan oda benim odam gidip bir elbise elinde de bir şey taşıyor. Düşmemesi için
rahatça yatağıma yatıp uykuya dalabilirim. Yan oda dikkat eden ellerle vücudunu birbirinden bir haber
benim odam mı? Girdiğim gizli kapı kendini belli iki parçaya ayırmış, koşturuyor. Belki de o biliyor
etmiyor ama buluyorum onu. İttiriyorum. Gıcırtı... kapıların ardını, neler olduğunu, gerçekleri. Tanıdık
Daha fazla gıcırtı... Biri duymasın diye hızlıca dar bir sima. Bir saniyelik görüş açıma giriyor sadece.
aralıktan kendimi buz kesmiş gizemin içine atıyorum. Arkasında bıraktığı şey mutluluk verici o koku; hiç ait
Çıplak ayaklarım zeminde üşüyorlar ama yine bir olmadığı bir ortama yayılıyor bu güzel koku. Şimdi o
kuvvet beni zorla itiyor, elimdeki mumun titreyen koku daha keskin. Acıktırıyor beni. Merdivenleri bu
ışığının aydınlattığı yollarda, sonunda beni bekleyen kadar çabayla çıkmış olmasam koşarak takip ederdim
bir şeye ulaşacak hissi ile yürüyorum. o kadını. Artık çok geç.
20