Page 34 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 34

Türkiye’de




        Büyümek                                                Bu  kitap  Türkiye’de  büyüyen  gençlerin  hikayesini  istediğini
                                                               yapma  fırsatı  verilmeyen,  hayallerinin  peşinden  gidersen
                                                               ileride eşine muhtaç kalırsın, hayatta hiçbir yere gelemezsin
                                                               sözleriyle  büyüyen  bir  kız  üzerinden  anlatıyor.  Türkiye’deki
                                                               sınav  sistemlerini,  baskıyı  ve  öğrencilerin  ne  şartlarda
                                                               okumaya  çalıştığını  anlatan  çok  güzel  bir  çizgi  roman.
        Hepimiz  en  değerli  yıllarımızı,  gençlik  zamanlarımızı
        Türkiye’de geçiriyoruz. Kimimiz Türkiye’de çalışmak, okumak   Özge Samancı’nın şu anda Amerika’da yaşıyor olması ve
        ve  geleceğe  dair  bütün  planlarını  Türkiye’de  yaşamaya   hikâyesinin  sonunda  gerçekten  bütün  engelleri  arkasında
        göre yaparken kimimiz de yurt dışında okumak, kariyerimize   bırakıp  yepyeni  bir  hayata  başlıyor  olması  çizgi  romanı
        orada  devam  etmek  istiyoruz.  Aynı  zamanda  kafamızda   okuyan bütün öğrencilere de umut veriyor.
        bütün  bunları  planlarken  birçok  sesi  dikkate  alıyoruz.   Türkiye’de  Büyümek  çizgi  roman  bölümünde  başlığıyla
        Ailemizin, arkadaşlarımızın, öğretmenlerimizin sesini... Fakat   dikkatimi oldukça çekmişti. Sadece gençlerin değil herkesin
        diğer seslerin yanında biz kendi sesimizi duyabiliyor muyuz?  okuması dileği ile..
        Özge  Samancı  bu  soruma  yanıt  veriyor  çizgi  romanında.
        Küçüklüğünden  üniversite  yıllarına  kadar  ki  süreçte  neler
        yaşadığını,  yapmak  istediklerini,  yapmak  istemediklerini                                      Tuna Yalçın
        anlatıyor.

        Öncelikle kitabın çizimlerini ve anlatımını çok beğendiğimi
        söylemeliyim.  Türkiye’de  yetişen  bir  öğrenci  tarafından
        anlatıldığı için de aslında bizzat yaşadığım ama farkına bile
        varamadığım durumları gözümün önüne serdi.

        Çizgi romanı okumaya Özge’nin okul hevesiyle başlıyoruz.
        Özge  yaşının  gelmesin  sabredemeden  okula  gitmek
        için  can  atan  bir  çocuk.  İlkokula  başladığındaysa  hayatı
        keşfetmeye,  kültürü  hakkında  bilgi  sahibi  olmaya  başlıyor.
        Gerçekten  de  sürekli  hayaller  kuran,  arkadaşlarını  değişik
        fikirlerle etkilemeyi seven ve etrafındaki dünyayı merak eden
        bir öğrenci oluyor. Ayrıca okul sistemini öğrenirken yaşadığı
        olumlu olumsuz durumları kendi okul yıllarımıza baktığımızda
        görebiliyoruz.

        Aynı zamanda Özge çocukluk yıllarında Türkiye’de yaşanan
        iç savaşın hayatını nasıl etkilediğinden de bahsediyor. Annesi
        ve babasının öğretmen olarak yaşadıkları geçim sıkıntısını ve
        baskıyı anlatıyor.

        Özge zorlu geçen ortaokul hayatının son yılında babasının
        onun  için  kurduğu  mühendis  ya  da  doktor  hayallerini
        dinleyerek lise giriş sınavlarına hazırlanıyor. Babasının hayalleri
        kafasını  karıştırıyor  çünkü  o  küçüklüğünden  beri  içindeki
        deniz tutkusuyla dalgıç olmak istiyor. Fakat yaşadığı ülkenin
        koşullarında iyi bir fen lisesi iyi bir üniversite, iyi bir üniversite
        ise iyi bir yaşam demek. Ücretsiz bir şekilde liseye gidebilmek
        için de dershaneye para verip hazırlanmak gerekiyor. Özge
        ne olmak istediğini tam olarak keşfedemeden, ne istediğini
        anlamaya fırsatı bile olmadan üniversite sınavına giriyor ve
        tercihlerini yapıyor.




      32
   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39