Page 14 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 14

Tükenmez Kalem, Tükenmez mi?





         Hepimiz günlük hayatımızda bazı görevleri yerine        içine girersin. Başta her şey çok basittir aslında: İşe
         getirmekle yükümlüyüz. En basitinden öğrenci olarak     alışma süreci, iş arkadaşlarıyla tanışma ve kaynaşma
         derslere girip çıkmamız, ödev yapmamız ve sınavlara     derken geçiverir zaman. Fakat vakit geçtikçe yaptığın şey
         çalışmamız gerek. Eğer bu yazıyı bir öğrenci okuyorsa çok   sabitlenir, canın sıkılmaya başlar. Her gün ama her gün
         yüksek ihtimalle kullandığım “en basitinden” ibaresinden   aynı görevleri yerine getirmekten başka bir fonksiyonun
         rahatsız olur. Çünkü bu işlerin hiç de basit olmadığını   yokmuş gibi hissedersin. Bir finans şirketinde çalıştığını
         savunur. Peki şimdi de başka bir cümle kuralım. Çalışan   varsay. Her sabah bilgisayarını açıyorsun, gelen
         insanlar her gün işe gider ve iş yerinde yaptıkları faaliyetler   e-postaları kontrol ediyorsun. O gün sisteme işlemen
         değişmediği için işe gitmek gittikçe basitleşir. Kısacası   gereken verilerin dokümanlarını hazırlıyorsun. Dört saat
         onların da işi çok kolay. Nasılsa hep aynı şeyleri yapıyorsun   bilgisayar başında oturduktan sonra öğle arasına çıkıp kırk
         değil mi ama? Bu yazının okuyucu hedef kitlesi öğrenciler   dakikada hızlıca yemek yemeye çalışıyorsun. Sonra işe geri
         veya iş hayatının içinde olan insanlardan biri değil. Her iki   dönüyorsun ve aynı bilgisayarın başına tekrar oturuyorsun.
         kitleye de seslenmek amacıyla yazıyorum bu yazıyı. Ne   Günü sonlandırmak adına o gün tamamladığın işlerin
         kadar benzer sorunlar yaşadığımızı görelim ve birbirimize   listesini patronuna teslim ettikten sonra eve doğru yola
         olan acımasızlığımızın üstesinden gelelim artık.        çıkıyorsun. Eve bitmiş bir şekilde gelince yemek yemeye
                                                                 bile  mecal bulamayıp  uyuyorsun.  Hele  bir  de çocuk
         Sabahın altısında kalkıp okula gittin, ilk ders fizik, beynine   sahibiysen ona vakit ayırmak için de enerjiye ihtiyacın
         kabul etmen gereken bir sürü bilgi var ve sen buna hazır   olacak. Ama işin getirdiği bıkkınlık ve stresle onu doğru
         değilsin. Ama hazır olmak zorundasın çünkü bir sonraki   düzgün dinleyemiyorsun bile. Bunun  sonucunda ona
         hafta fizik sınavı var. Bir şekilde dersi dinledin, anlamaya   ayırdığın vakti “Senin de işin çok kolay. Sadece okula gidip
         çalıştın ve böyle böyle dersler geçti. Sonunda gün bitti. Eve   geliyorsun.” demekle harcıyorsun. Doğal olarak çocuk
         geldin, ertesi gün olan sınavın dersine çalıştın. Geç de olsa   senin yorgunluğunu görmeyip kendi hayatına bakıyor.
         uyudun ve sabah tekrar kalkıp okula gittin. Bu sefer de   Çünkü sen onu dinlemiyorsun ve onun sorumluluklarını
         edebiyat dersiyle karşı karşıyasın. Yine ve yine aynı şeyleri   küçümsüyorsun. Sen çocuğu zorlayan ve bıktıran şeyleri
         dinlemek zorundasın çünkü sınavda çıkacak. Bir şey fark   dinlemeyi göz ardı ettikçe, o da senin bıkkınlığını göz ardı
         ettin mi? Sen aslında her gün aynı güne uyanıyorsun. “Her   ediyor. Gittiğin işi sevmesen bile yapmak zorunda olduğunu
         gün yeni bir gün.” falan değil. Gittiğin yerler, çalıştığın   tahmin ettiğinden seni umursamamaya başlıyor. Senin
         dersler, gördüğün insanlar bile aynı. Bu sonsuz gibi gelen   bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjin olduğunu sanıyor.
         döngü içinde senin mutlu olman ve motivasyonunu bir an   Konudan bağımsız olarak bu olay bana birazcık üzücü
         bile kaybetmemen bekleniyor. Ailen hayatının çok kolay   geliyor. Maalesef birbirimizi anlamak yerine yargılamak
         olduğunu çünkü tek görevinin ders çalışmak olduğunu     veya kestirip atmak daha kolay geliyor.
         söylüyor.  İnanıyorsun.  Bitemezsin,  yorulamazsın,  isyan
         edemezsin. Çünkü öyle işte. Bu şekilde süregelmiş. Sen   Son bir benzetme yaparak bu yazıyı bitirmek istiyorum.
         değiştiremezsin ki. Ayrıca sen kimsin ki değiştiresin?   Tükenmez kalem nedir? Neden bu kalem çeşidine
         Biraz da yetişkinlik hayatından bahsedelim. İş hayatının   “tükenmez” denmiştir? Çünkü tükenmez kalemle yaklaşık
         en başlarında insan rahatladığını düşünür. Nasılsa okul   iki-üç kilometre uzunluğunda bir çizgi çizilebilir. Peki bu
         bitmiştir, derslerden geçme-kalma derdi kalmamıştır.    söylediğime  göre  çizginin  bir  sınırı  olduğunu  anlayabilir
         Her ay maaşını alıp hayatına devam etme düşüncesi       miyiz? Elbette anlarız. Kalemlerin bile dayanma gücünün
                                                                 bir sonu varken insanın neden olmasın? Neden her
                                                                 sabah aynı güne uyandığımız için isyan edemeyelim?
                                                                 Sürekliliğinden sıkıldığımız bir şeyi neden normalleştirelim
                                                                 ki? Tıkır tıkır işleyen bu döngüde tükenmemek mümkün
                                                                 mü? Biz robot muyuz ki pilimiz bitmesin değil mi ama…

                                                                 (Dipnot: Robotların da kodlamalarına göre bir sonu
                                                                 olabiliyormuş. :)


                                                                                                       Yağmur Duman








      12
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19