Page 16 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 16
GALATEA
Galatea Kıbrıs’ta usta bir heykeltıraş tarafından yontulan bir
heykel mi? Okyanusların altında diğer Nereidlerle birlikte
yaşayan Poseidon’un kızı mı? Yoksa biricik kızını kocasından
saklamaya çalışan Giritli bir kadın mı? Belki de hepsinin tek
ortak noktası adlarının benzerliğidir.
Galatée est-elle une statue sculptée par un maître sculpteur
en Chypre ? Ou bien la fille de Poséidon qui vivant sous les
océans avec d’autres Néréides ? Voire encore une femme
crétoise essayant de cacher sa fille unique à son mari ? Peut-
être que leur seul point commun est la similitude de leurs
noms.
Ovidius’un kitabında Galatea’nın hikayesi usta bir
heykeltıraşla başlar:
Kıbrıs’ta yaşayan Pygmalion çok yeteneki ve herkes Pygmalion qui jadis ne pouvait cesser de travailler, ne repris
tarafından bilinen bir heykeltıraşmış. Fakat yaptığı güzeller jamais son burin et ne sculpta plus jamais.
güzeli heykellerin yanında asla diğer kadınları beğenmezmiş. Pygmalion adeta büyülenmiş bir şekilde bütün vaktini
Hepsi hakkında kötü konuşur ve asla onlardan biriyle birlikte onunla geçirmeye başlamış. Her gün ona çiçekler, hediyeler
olmayacağını söylermiş. Sanatının kendisine yettiğini ve getirip onunla konuşmuş. Onun saçlarını okşamış, dudaklarını
yonttuğu heykelleriyle bütün bir ömrünü geçirebileceğini öpmüş bir karşılık beklercesine. Heykelden yaptığı kadının
savunurmuş. Bir gün Pygmalion günlerce aylarca çalışmış gözlerine dalmış belki gözbebeklerinde bir ışık bulabilir
bir kadın heykeli üzerinde. Onu çok değerli fildişinden diye. Günler aylara karışırken Pygmalion’un aşkı daha da
yontmuş, bitirdiğinde tekrardan düzeltmiş bütün detaylarını. körüklenmiş.
En sonunda ortaya bakmaya doyamadığı güzelleri güzeli bir Ovidius ise eserinde Pygmalion’un aşkından böyle
kadın heykeli çıkmış. Bu kadının teni güneş vurduğunda pırıl bahsetmiş:
pırıl parlar, saçları rüzgarda dağılırmış sanki. Her detayı ile
dünyanın en güzel kadın heykelini yaptığına ikna olmuş ve …Tutuşmuş gönlü Pygmalion’un, dayanamaz olmuş.
ona hayranlıkla bakmaktan başka hiçbir iş yapamaz olmuş. Sık sık sarılır, kucaklar, öperdi bu yontuyu,
Öyle ki çalışmadan duramayan Pygmalion, bu heykelinden Bir fildişi olduğunu düşünmezdi bile,
sonra eline yontusunu alıp başka bir heykele başlayamamış. Öper, söyler söyleşir karşılık beklerdi ondan.
Dans le livre d’Ovide, l’histoire de Galatée commence avec Eli el, kolu kol sanır okşardı,
un maître sculpteur : Parmağıyla dokunsa, incinir üzülür diye korkardı.
Pygmalion, qui vivait en Chypre, était un sculpteur très Bir olur yakınlık, bir olur ondan karşılık umardı…
talentueux et réputé. Mais outre les belles statues qu’il a
réalisées, il n’a jamais été intéressé par les autres femmes. Il Pygmalion était obnubilé et commença à passer tout son
prétendait ne pas avoir besoin d’elles et refusait l’idée même temps avec elle. İl lui apportait des fleurs et de cadeaux et lui
de leur amour. Il affirmait que son art lui suffisait et qu’il parlait tous les jours. İl lui caressait les cheveux et embrassait
pouvait survivre toute sa vie avec ses sculptures. Cela faisait ses lèvres comme attendant une réponse. İl regardait dans
à présent des jours et des mois que Pygmalion travaillait sur les yeux de la femme qu’il avait créée à partir d’une statue,
une statue à silhouette féminine. Sculptée dans de l’ivoire, espérant trouver un peu de lumière dans ses pupilles. Au fur
il l’avait peaufinée. Finalement, la statue d’une belle femme et à mesure que les jours se transformaient en mois, l’amour
dont il ne pouvait se lasser fut créée. La peau de cette de Pygmalion devenait plus fort.
femme brillait de mille feux lorsque le soleil la frappait et Ovide a parlé de l’amour de Pygmalion ainsi :
ses cheveux semblaient constamment éparpillés au vent. İl
était convaincu d’avoir réalisé la plus belle statue féminine ...Pygmalion admire ; il est épris des charmes qu’il a faits.
du monde, dans ses moindres détails, et il ne pouvait rien Souvent il approche ses mains de la statue qu’il adore.
faire sauf la regarder avec admiration. Si bien que le même Il doute si c’est un corps qui vit, ou l’ouvrage de son ciseau.
14