Page 34 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 34
daha da karmakarışık olabilirmiş her şey. Ama oyuncular o kadar güzel Gerek yönetmenliği, gerek akıcılığı gerek oyunculuklarıyla gerçekten
anlamışlar ki oyunu siz de izlerken anlıyorsunuz (Oyunun içindeki bütün beğendiğim ve yeni sezonda tekrar izlemek isteyeceğim bir oyun oldu.
detayları yakalamak için oyun öncesinde Das Kapital, Shakespeare ve
tüketimle ilgili araştırma yapmanızı önerebilirim.). Shakespeare’ in bir LİMON LİMON LİMON LİMON LİMON | “-Bazen bir şey demen
alageyik vurmasının nasıl marka zincirlerinin oluşmasını doğurduğunu gerekmez.
ciddi bir polis sorgulaması gibi masaya yatırıyor oyun. -Evet, bazen…”
Zaten kimsenin kimseyi dinlemediği dolayısıyla kimsenin kimseyi
YALNIZLAR KULÜBÜ | “Şimdi derin bir nefes alın. Ve bırakın. Hadi, gerçekten anlamadığı dünyaya bir de kullanılacak kelime kısıtlaması
hep beraber!” geldiğini düşünün. Bir kadın ve bir erkeğin çift yaşamında zaten
Yalnızlar Kulübü ilk 15 dakikası interaktif bir oyun. Bir kişisel gelişim konuşarak bile zorlandığını düşünürsek bir de gün içinde kullanacakları
kursunun on haftalık serüvenini görüyoruz oyunda. “Hayat ritmini bul!” kelime sayısına kısıtlama geldiğinde neler olacağını düşünün. Limon
sloganı ile ortaya çıkan bu seanslarda birbirini “hiç tanımayan” 5 hasta Limon Limon Limon Limon distopik bir oyun. Gerçekten orijinal bir
ve bir “terapist” var. Bu grup 10 hafta içinde kaybolan hayat ritimlerini konuya, sahneye konuşa ve çok doğal oyunculuklara sahip. Bu oyunun
bulmaya çalışıyor. Oyunda özellikle aklımda kalanlar; bir özelliği de sahnenin dört yanında da oturabiliyor olmanız. Dolayısıyla
* Oyuncuların seyircilerin yanında oturduğu her iki karakterin de her anını inceleme izleme fırsatınız oluyor. Zaman
zaman komik ama çoğu zaman düşündürücü olan bu oyunu izlemenizi
* Gerçekten başarılı bulduğum dekor kesinlikle öneririm.
* Ve Ceren Taşçı’nın hem eğlenceli hem hüzünlü mükemmel oyunculuğu, THOM PAİN | “Belki bir çekiliş vardı, hepimiz kazandık ya da kaybettik.”
Thom Pain, tek kişilik bir oyun. Karakterimiz Thom seyircilere bir
hikaye anlatmaya çalışır ama kafası çok karışıktır. Dikkati sürekli
dağılır dolayısıyla hikayesini başarılı bir şekilde anlatamaz (ya da belki
anlatabilir.). Oyun kısım kısım interaktif. Kişinin kendi içindeki gelgitlerini
çok güzel bir şekilde seyircilere sunuyor. Gerek sahneye konuluşu, gerek
oyunculuğuyla oldukça keyifli bir oyun sunuluyor seyirciye.
SEN İSTANBUL’DAN DAHA GÜZELSİN | “Yıllardan beridir yalvarıp
durdum, sevgilim demeyi öğretemedim.”
Ve geldik bu sezon beni en çok etkileyen oyuna. 3 sezon boyunca oynanan
oyun ve maalesef yeni sezonda oynanmayacak. Sezon boyunca resmen
biletinin peşinden koşup son İzmir gösterimine koşa koşa gittiğim oyun.
Toy İzmir’in belki de en çok izlenen oyunu. Oyunun 3 kadın karakteri
var: Ayfer, Başak ve Melis. Bir ailenin üç kuşak kadını. 50 yıllık bir
hikaye anlatılamamış duygular, düşünceler ve arka fonda İstanbul. Bu
üç kadın birbirinden çok farklı ama üçü de kadın, hepsinin içinde kopan
fırtınaları, yüreklerine ağırlık olmuş yaşayamadıkları var. Arka sıralardan
izlemiş olmama rağmen etkisinde uzun süre kaldığım, Zeki Müren’in
“Mihrabım Diyerek” şarkısının bambaşka bir anlam kazandığı oyun.
Gerçekten hala düşündükçe tüylerimi diken diken eden bir kurgusu, çok
sağlam oyunculukları var. Her ne kadar bu üç kadın oyuncudan sadece
Başak Kıvılcım Ertanoğlu Afife Jale Tiyatro Ödüllerinde “En İyi Kadın
Oyuncu” seçilmiş olsa da ben üç kadının da kendi içinde rollerinin hakkını
ciddi anlamda verdiklerini düşünüyorum. Zaman zaman kalbimin ritmini
değiştiren, gözlerimi dolduran ve kahkahalara boğan bu oyun umarım bir
gün tekrar oynanır ve yine seyircilere sanat şöleni yaşatır.
Tiyatro ile arası olmayan, yıldızını barıştıramamış olan tiyatro seyirci
adaylarının bence rahatlıkla ve emin bir şekilde izlemeye gidebileceği
bir oyun. Yani bu oyunlara sadece “ısınma oyunları” dersek oyunlara
haksızlık etmiş oluruz ama dediğim gibi gerçekten ağır metinlere sahip
oyunlara hiç tiyatro bilginiz olmadan gitmenizdense en azından tiyatro
kültürünün ilk adımı olarak özel tiyatroları tercih edebilirsiniz.
“Tiyatronun yaşamı sahneden seyirciye seyirciden sahneye olan kan
dolaşımı ile olur ve devam eder.”
33
33