Page 23 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 23
olmuyor. Bir işin aslını, doğrusunu, mantıklı yanını Kruvasan: Güzel bir kahve ile kruvasana kim hayır
birine anlatmak istediğimiz kişi eğer kendi bildiğini diyebilir ki? Peki, Avrupa’da çok sevilen bu çörek
okumaya devam ediyor, laf anlamamakta ayak çeşidinin ortaya çıkışında ve isimlendirilmesinde
diretiyorsa ağzımızdan şu ifade çıkıyor ister istemez: Türklerin payının olduğunu söylesem? Tıpkı
Nato kafa, nato mermer! Elbette bu deyişin içindeki İtalyanca’daki bir pasta çeşidinin adı olan
“Nato”, nerdeyse her gün adını duyduğumuz siyasi pandispanyanın (pan di Spagna) İspanya ekmeği
ve askeri bir birliktelik olan “NATO (North Atlantic anlamına gelmesi gibi kruvasanın oluşumunda
Treaty Organization)” ile uzaktan yakından ilgili da Osmanlı Türklerinin Viyana Kuşatması rol
değil. İfadenin orijinali Yuananca “Na to kefali, na oynamaktadır. 1683’te şehri kuşatan Osmanlı
to marmaro”. Na: işte demek, to: gibi, kefari: kafa, ordusunun lağımcıları şehrin surlarını yer altından
mermari: mermer. Yani “İşte kafa, işte mermer”. aşmak isterler fakat gece çalışan fırıncılar yerin
Laftan anlamayanlar için kullanılan bu ifadenin altından gelen sesleri duyarlar ve şehir yönetimine
kendi dilimizde de güzel bir karşılığının olduğunu haber verirler. Lağımcıların girişimi sonuçsuz
söylemeden geçmeyelim: taşkafalı! kalırken bu başarılarını ölümsüzleştirmek isteyen
Viyana fırıncıları da Türkleri temsil eden hilal
Robot: 19. yüzyıldan itibaren Sanayi Devrimi’nin biçiminde bir çörek yaparlar. Viyana’dan Fransa’ya
bir sonucu olarak üretim ve tüketim hızı oldukça geçen çörek de “croissant (hilal)” adıyla tüm
arttı. Daha fazla üretim için daha fazla iş dünyada büyük bir ilgi görür ve beğeni kazanır.
gücüne ihtiyaç duyan şirketler bunun için insan
gücünün yerine makinelerin gücünü kullanmaya
başladı. Ara vermeden çalışan, isyan etmeyen, Alyans ve Balayı: Çoğumuz günlük hayatta
hastalanmayan makineler doğal olarak kısa kullandığımız nesnelerin sahip oldukları sembolik
sürede patronların gözdesi hâline geldi ve kısaca anlamları ya bilmiyoruz ya da fark etmiyoruz.
makine yapan makinelerin çağı başlamış oldu. Bu duruma en uygun örneklerden biri taktığımız
Özellikle 1960’lı yıllarda ABD ile SSCB arasındaki yüzükler. Modayı takip eden insanlar tarih boyunca
uzay yarışının zirve yapmasıyla günlük yaşamın takılarını da kıyafetleriyle uyumlu seçmeye
tamamıyla makineleşeceği ve bütün üretim ve çalışmışlar; renklerine, boyutlarına, hangi maddeden
hizmetin makinelerce, bir başka deyişle robatlarca, yapıldıklarına kadar dikkat etmişlerdir. Örneğin 860
yürütüleceği düşü yaygınlaşmış, insan biçiminde yılında Papa I. Nikolas nişan yüzüğünün evlenme
robot oyuncaklar piyasaya sürülmüştü. Robot arzusunu bildirmek üzere takılmasının zorunlu
sözcüğünü ise 1920’de Çek yazar Karel Capek olduğu kararını almıştır. Zaten Türkçeye Farsçadan
türetmiş ve bilim kurgu oyunu Rossum’un Evrensel geçen nişan sözcüğünün “işaret, iz, belirti” anlamına
Robotları’nda ilk kez kullanmıştır. Hint-Avrupa geldiğini hatırlarsak bu yüzüğü takan kişinin yakında
dillerinde yetim anlamına gelen “orbho” sözcüğü evleneceğinin işaretini parmağında taşıması da son
Slav dillerinde köle, hizmetçi anlamını kazanmıştı derece mantıklıdır. Evliliğin fedakârlık gerektiren
ve bugün “çalışmak” anlamındaki sözcüklerin de bir birliktelik olduğu düşünüldüğünde bu birlikteliği
(Rusça, Lehçe “rabota”, Çekçe “robota”) köküdür. temsil eden yüzüğün de en değerli maden olan
Kapitalizmin vahşi dünyasında hayatta kalmak için altından yapılması da garip karşılanmamalıdır.
robot gibi çalışan insanlar için belki de boşuna Peki, evliliği temsil eden bu değerli yüzüğe neden
modern köleler denmiyordur. Ne dersiniz? alyans diyoruz çünkü birlikteliği, birleşmeyi,
ittifakı temsil eden bu sözcüğün orijinali Fransızca
22