Page 40 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 40
KLİŞE KRİZ İKLİM:
BU SORUN NASIL ÇÖZÜLÜR Kİ?
İlk olarak, iklim krizi nedir ile başlayayım. 1940-1950’lerden Bizim yazdığımıza göre ise nesli tükenenler hep aynı
beri bilim insanlarının dilinden düşmemiş bu kavramı hayvanlar: kaplumabağalar, foklar, kutup ayıları… E başka
dünyada insanlar ancak göllerin kuruduğuna gözleriyle canlı yok mu? Böceklerin, arıların önemi yok mu? Olmalı!
şahit olduklarında inandılar. Hatta Türkiye’de iklim krizi Mesela Marmaris’te ormanlarımız yandı ve bu felaket
“dış güçlerin olası bir oyunu” olarak bile görülüyordu. sonucu arılar yok oldular. Marmaris’teki arıcılık sona erdi.
Ağustos 2021 IBCC iklim raporuna göre, biz eğer dünyaca Biz belki de beş sene sonraya kadar fark edemeyeceğiz
yaşayış biçimimizi hiç değiştirmeden aynı şekilde bunun gerçek etkilerini.
devam edersek, 1,5 derecenin altında hiçbir durumda
kalamıyoruz. Bu aslında dünyamızın ölüm fermanıdır. İkinci ilke, “Kimseyi geride bırakma.”
Aynı iklim raporu diyor ki, “2030 yılına doğru su kaynakları Her şeyi “birlikte” yapmak gerektiğini vurgulamıştım.
böyle kullanılmaya devam ederse, büyük bir gıda krizi Yani halktaki dezavantajlı grupların da tartıştığımız
yaşanacak. Yakın zamanda pazara gittiyseniz, patatesin iyileşme sürecine entegreleri önemlidir. Kimseyi asla
kilosunun 7.50 lira olduğunu görmüşsünüzdür. Bir kilo küçümsememek, yok saymamak önemlidir. Burada,
patates, 7.50 lira olur mu? Gün gelir, bir kilo patates 6000 bahsettiğimiz ilkenin kapsama girdiği için biraz “adalet”ten
lira da olur. Patates yok denecek kadar azalırsa, paha dem vurmak istiyorum.
biçilmez de olur. Yoksulluk üzerine ilginç bir istatistik paylaşacak olursam:
Son 50 yıldır, Dünya’da refah seviyesi, kişi başına düşen
Bizimse bu durumdan kurtulmak için adım atmamız milli gelir miktarı, sürekli artmakta. Fakat aslında bu
gerekli, atmalıyız, ama hep birlikte. Hep birlikte olmazsak artış, büyümeden elde edilen karın toplumlar arasında
olmaz. İşte tam da bu nedenle iklim eylem kapsamında adaletsizce paylaşımından ileri geliyor, dolayısıyla da
alınması gereken dört temel ilkeden bahsetmek istiyorum. yalnızca belli kısımların refah seviyesinde görülebilen bir
artış. Geride kalan kesimler ise gittikçe fakirleşiyorlar.
Birinci ilke,”Ne yaparsan yap asla zarar verme.”
Dünyanın bu durumunda bile hâlâ durmadan kar elde Gelir eşitsizliği ve adaleti ortadan kaldırmak bu yüzden
etmek uğruna neleri yok ediyoruz? İlk olarak ekosistemi. gereklidir. Çünkü ne yaparsak yapalım kimseyi geride
Bir yere beton döşenince, hayvanlar öbür yana kaçıyorlar, bırakmamalıyız. “Adalet” kavramını ülkemiz Türkiye
sonra orasının da kenarı asfalta değdi, diğer bir yana sınırları içinde ele alalım. Enerjimizi ve paramızı
kaçıyorlar, sonuç olarak hayvanların yaşam alanları harcadığımız kaynaklar hakkında ne kadar dürüst
değiştikçe ihtiyaçları olan besinleri tüketemeyip hasta davranılıyor? Bu soruya kesin bir cevap veremiyorsak,
oluyorlar. Bu hastalıklar, ay soğuk kaptım, gibisinden işte o zaman Dünya adil bir yer olmaktan çıkmıştır ve o
hastalıklar da değil, türleri tehlikeye sokuyor. Zaten “yıllara anda günü kurtararak aslında geleceği kaybediyoruzdur.
göre tür sayısı” istatistiklerden görüyoruz ki 1970’ten beri Gelecekte elbette ki bu görmezden gelinen sorunlar
yaban hayat yüzde yetmiş oranında azalmış. küçük küçük birikecektir, bunların altında kalındığında ise,
38