Page 49 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 49
Naim bizi susturup konuşmaya başladı. Ama aynı yatakhanedeydik, akşamları birbirimizi görebiliyorduk
yani. Tabii bu arada biz bunların hepsini yapana kadar Mart
“Ustamla konuştum, güzel haberlerim var. Öncelikle bizim her ayı gelmişti, İzmir olmasına rağmen hâlâ üşüyorduk ama tabii
zaman yanımızda olduğunu ve herhangi bir ihtiyacımız olduğunda mevsimler yavaştan değişmeye başlıyordu, havalar ısınıyordu
her zaman yardımcı olacağını belirtti. Benimle ilgili olan konuya artık.
gelirsek, ustama göre Osmanlı’nın şu an kaçak askerleri aramaya
vakti yok, sadece kendini düşmana karşı savunmaya çalışıyor. Gel zaman git zaman, eğitimin sonu geldi artık, hepimiz
Yani gelmeyen kadar yenisini çağırıyor ve gelmeyenleri de hiç savaşmaya hazır askerlerdik, ölüme koşmak için eğitimimizi
umursamıyor. Sadece bana önerdiği şey, asker olarak göze tamamlamıştık ve son gün gelmişti. Hep birlikte son bir kere
batmak yerine sağlık çadırlarında sıhhiye olarak çalışmanın daha oturduk ve o akşam üstü gelen arabalara doluştuk, cepheye
daha doğru olacağını söyledi. Eğer karar verirsek bize askere gitme zamanımız gelmişti. Yoldan geçerken gördüğümüz köylere
yazılmamız için yardımcı olacak.” içimiz acıyarak bakıyorduk. Yunanlar saldırırken bu köyleri de
yakmıştı, hâlâ yanmaya devam eden yerler de vardı. Ortalıkta
Naim’in söyledikleri beni o kadar rahatlatmıştı ki! Orduya kimsecikler yoktu, her yer terk edilmişti adeta, içimizi parçalamıştı
katılabilecektik ama en önemlisi, Naim asker kaçağı olarak gördüğümüz vahşet dolu o anlar, bugün bile gözümün önünden
nitelendirilmeyecekti. Osman da kararını söyledi, hepimiz gitmiyor o görüntüler. Bize yol boyunca arkadaşlık eden tek
fikirlerimizi paylaştık ve kararımızda kesin olduğumuzu bir şey burnumuza dolan kül kokusuydu. Yolları geçe geçe geldik
kere daha dile getirdik.Tostları da yedikten sonra saat de çok cepheye, kül kokusunun barut kokusuna dönmesiyle anlamıştım
geç olmadığı için İbrahim Usta’nın kapısını çaldık, o da bizi bunu. Arabalar durdu, inmeye başladık. Hemen Osman’la
gördüğüne şaşırmadı. İçeri girdik, konuştuk, sonraki gün sabah
erkenden başvurmaya gitmeye karar verdik. Gece annemlerle Naim’i buldum ve onları uyardım,
konuştum, vatanıma hizmet etmeye karar vererek hayırlı bir iş
yaptığımı söylediklerinde mutlu oldum, onlara mektup yazmaya “Bakın sakın birbirimizi kaybetmeyelim, birbirimizden haberdar
çalışacağımı ve askerden dönmeyi başarırsam onları ziyarete olmaya çalışalım.” Bir arkadaşını cephede kaybetmemek için
geleceğimi söyledim. O gece benim için zor geçti, heyecandan uyarmak, garipti.
mıdır korkudan mıdır bilmem ama uyuyamadım, tavanı izledim
durdum.
Azra Zeynep Aktuğ
Sabah sekizde İbrahim Usta’nın kapıda bekliyorduk.Merkezde
Kuvayimilliye kayıtlarını aldıkları yere gittik hep beraber. Erken
gitmemize rağmen çok kalabalıktı, bu kalabalığı görmek de
insana mutluluk veriyordu. Sonra sıra bize geldi. Beni askere,
Naim’i sıhhiyeye, Osman’ı da telgrafa yazdılar. Bizi Batı
Cephesi’ne göndereceklerini söylediler ve on beş gün sonra
tren garında hazır bulunmamızı üst üste birkaç kere belirttiler.
İbrahim Usta’ya teşekkür ettik ve oradan ayrıldık. Sonra geçmek
bilmeyen o on beş günlük süreç başladı. Oyalanabileceğim her
türlü şeyle oyalanıyordum. Çantamdan sürekli bir şeyler çıkarıp
bir şeyler ekliyordum. Son hafta annem, babam ve kardeşlerim
geldi memleketten, onlarla zaman geçirdim doya doya. Sonra o
gün geldi çattı, hep beraber tren garına gittik, İbrahim Usta ve
benimkiler vardı. Vedalaşmak çok zordu. Ben bu insanları son
kez görüyor olabilirdim. Ama yapacak bir şey yoktu bu saatten
sonra. Doluştuk vagonlara, bizim trenler hareket ederken anamın
ağlamasını duyuyordum hala.
Yolculuk sürdü biraz, İzmir yakınlarında bir yere gelmiştik eğitimler
için. Şu anlık cephedeki bölük sayısında sıkıntı çekmedikleri için
bize uzun bir eğitim vermeyi planlıyorlardı. Ama bunun her an
değişebileceğini inatla söylüyorlardı, haklılardı tabii. Cephede ne
zaman askere ihtiyaç olacağını kestiremezlerdi çünkü. Naim ve
Osman’la ayrıldık, gündüz eğitimlerimiz farklı oluyordu çünkü.
47