Page 14 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 14

olmamasına rağmen neredeyse fısıldayarak konuşuyorduk.   en azından biraz da olsa  güvende olma şansını sunmuş ve
        Ona benim de annemin Fransız olduğunu  söylememle konu   aylarca Auschwitz’de kendi bloğunun yetkilisi olmuş. Bu süre
        açıldı.  Adı  Guillaume’du  ve  Almanya’da  yaşıyordu,  Terezin   boyunca yan hücreden çok yakın bir arkadaşı olmuş. Arkadaşı
        gettosunu  görmeye    gelmesinin  sebebi  uzun  bir  hikayeye   Raymond o kampta sürekli konuştuğu  ve her şeyini paylaştığı
        dayanıyordu. Doğrusu yeni tanıştığım bu adamın hikâyesini   biriymiş, onun için çok özelmiş. Yakın arkadaşlarından biri de
        çok    merak  etmiştim,  benden  yaşça  büyüktü  ve  herkes   Monique’miş.  Monique, çok güzel bir kızmış ve henüz çok
        gibi  gettoyu  ziyaret  etme  amacı  belli  ki  turistik    değildi.   gençmiş. Büyükbabası Auschwitz’e geldiğinde  Monique’in
        Krematoryumda  çok  fazla  zaman  geçirmeden  birlikte   henüz on sekiz yaşlarını yeni doldurmuş olduğunu söylüyor.
        dışarda çıktık, ona vakti varsa hikayesini  dinlemek istediğimi   Monique  ve  Raymond    büyükbabası  Marcel’in  anlattığına
        söyledim.  O  an  çok  garipti;  krematoryumda  rastgele   göre  tanıştıkları  günden  beri  birbirlerine  aşıklarmış.
        tanışmamız,  beş  dakika    içerisinde  bana  hayatından  bir   Guillaume  anlatırken durdu, gözleri dolmuştu. Devamının
        parçayı anlatması… Onunla boş arazide yürümeye başladık.   pek iyiye gitmediğini anlamıştım. Üçü o kampta  neredeyse üç
        Ben ona  biraz kendimden bahsettim sonra bana hikayesini   yıl birlikte kalmışlar. Büyükbabası detayları hiç anlatamadığı
        anlatmaya başladı.                                      için  cümlesini  toparladı.    İşgalin  sonlarına  doğru  bir  gün
                                                                büyükbabası  Marcel,  bloğundayken  yanındaki  bloğun
        Guillaume, Fransız bir ailenin çocuğuydu ve kökeni Yahudiliğe   içindeki    mahpuslarla  boşaltıldığını  görmüş,  Raymond’da
        dayanıyordu. Anlattığına göre bundan  doksan yıl kadar önce   aralarındaymış.  Büyükbabası  Marcel,  neler  olduğunu
        büyükbabası  Marcel  doğmuştu,  Yahudi  bir  ailenin  çocuğu   anlayamadan mahpuslar bir kamyona bindirilip götürülmüş.
        olarak.  Büyükbabası    yirmi  bir  yaşındayken  İkinci  Dünya   Marcel, neler olduğunu öğrenmeye çalışmış ve Raymond’u
        Savaşı  başlamış  ve  büyükbabası  henüz  babasının  yanında   aramış  ama  SS  subayları  tarafından  tehdit  edilmiş  ve  gün
        çalışırken    bütün  ailesi  Naziler  tarafından  yakalanmış  ve   sonuna  kadar    gelmesini  beklemiş.  Fakat  neler  olduğunu
        toplama  kampına  gönderilmiş.  Büyükbabasının  toplama     Auschwitz’deki krematoryum çalıştırılınca anlamış.   Durdum,
        kampını anlattığı gibi bana ifade etmeye çalıştı Guillaume.   Guillaume’da durdu. Anlatmaya devam etmeden önce derin
        Kampa  ilk  geldiğinde  bir  ranzayı  dört    kişiyle  paylaşmış   bir nefes aldı. Marcel, o
        aylar  boyunca.  Her  gün  sabahtan  akşama  kadar  üç  yüz   günden  sonrasını  hayal  meyal  anlatmış  Guillaume’un
        gramlık  bir  ekmek  parçasıyla    çalıştırılırmış.  Guillaume,   babasına.  Sadece  ertesi  gün  gözyaşları  içinde    durumu
        dedesinin gördüklerinden sadece çok azını anlattığını ekledi.   Monique’e  anlattığında  olanları  hatırlıyormuş  ama  asla
        Büyükbabası  kampa geldiği ilk aylarda belki de onlarca kez   sonrasından  bahsetmemiş.  Zaten  işgal    döneminde
        ölümden dönmüş. Kampta kaldığı bir zaman,  kamyondaki   kadınlar bir kamyona götürülüp Auschwitz’den çıkarılmış ve
        cesetleri  krematoryuma  taşıma  görevi  ona  verilmiş.   Monique’i bir daha hiç görememiş. Onu her yerde aramış
        Büyükbabası kamptan çıktıktan sonra  yaşadıkları yüzünden   ama bulamamış. Marcel’de Auschwitz’den nasıl çıktığından
        ailesine  sadece  bazı  olayları  anlattığı  için  Guillaume’da   kimseye  bahsetmemiş.  Yakın  çevresinden onunla  bu  konu
        bu  kadarını  biliyormuş    ama  asıl  dönemin  Auschwitz’de   hakkında konuşmak isteyen gazetecilere  veya yazarlara da
        olduğunu söylüyor.                                      geçmişinin konusunu hiç açmamış.
         Büyükbabası Terezin’de birkaç ay kaldıktan sonra hayatının
        sadece SS’lerin inisiyatifine kaldığını  anlamış çünkü subaylar   Guillaume  hikâyesini  bitirdiğinde  aslında  bu  hikayenin
        mahpuslarla  bahis  oynuyor,  istediklerini  vuruyorlarmış.   büyükbabasına  ait  olduğunu  dile  getirdi,  o    sadece
        Onun hücresindeki yatak arkadaşı bir gece açlıktan öldükten   büyükbabasının  hayatının  bir  dönemi  boyunca  mahkum
        sonra  bütün  umudunu  kaybetmiş.  Birkaç  ay  sonra  da  bir     olduğu  bu  kampı  görmek  istemiş.    Uzun  bir  süre  sessiz
        kamyonla  Auschwitz’e  gönderilmiş.  Bütün  acıyı  ve  kederi   kaldık, sessizliği Guillaume bozdu. Biraz sohbet ettik, ikimizin
        asıl Auschwitz’de yaşamış. Fakat şans biraz da olsa yüzüne   de  ailemizdeki  tek    erkek  çocuk  olduğu  gibi  benzerlikleri
        gülmüş  ve  bloğunun  görevlisi  olmuş.  Görevli  olmak  ona   konuştuk  konuyu  dağıtmak  için.  Onunla  vedalaşırken
                                                                birbirimize  telefonlarımızı  verdik.  Guillaume’ın  yanından
                                                                ayrılırken hava kapalıydı, üstünden  yağmuru atmış bulutlar
                                                                Terezin’e kasvetli bir hava yayıyordu.


                                                                Guillaume’a  el  salladıktan  sonra  arabayı  çalıştırdım  ve
                                                                Terezin’den çıktım. İçim en büyük acıları,  dehşeti görmüş
                                                                gibiydi, uzun bir süre o günde takılı kaldım. Şimdi Terezin’e
                                                                dönüp  baktığımda  hücreler,  yer  altı  tüneli,  mezarlıklar,
                                                                krematoryum  geliyor  aklıma.  Bir  de  Guillaume.  Çünkü  o
                                                                günden    sonra  sık  sık  görüşmüştük,  yakın  dost  olmuştuk.
                                                                Düşündükçe aklıma dedesi ve kamptaki dostu geliyor  çünkü
                                                                onların dostluğu da bir toplama kampında başlamıştı.

                                                                                                           Tuna Yalçın






                                                                                                                    13
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19