Page 16 - Annonce Dergi | İzmir Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi
P. 16

azaldığını  hissediyordu.  Akli  dengesi  bozuldukça,  kalp
        O şarkıyı kim bilir kaç kere dinlemişti. Şarjı gittikçe azalmaya  atışları azaldıkça İlkay’ın hatırladığı anıları daha gerçekçi,
        başlıyordu  ve  bitmeye  yaklaşırken  İlkay  geçmişini  şarkının sesi ise daha acı verici bir hale geliyordu.
        düşünmeye başladı.
                                                               En sonunda, her şey durdu. Sonsuza kadar bir sessizlik ve
        Daha iki yıl önce hayatı çok güzeldi. Onu çok seven bir  sakinlik İlkay’ın apartmanına çöktü. Bütün bu sessizlikten
        ailesi, her zaman arkasında olan arkadaşları ve hayatında  önce son bir kez, kapanmadan önce telefondan gelen
        tanıştığı  en  zeki  ve  ilginç  insan  olan  kız  arkadaşı.  Kim  son bir ses, bir bildirim:
        bilebilirdi ki her şeyin çok kolay bir şekilde gidebileceğini.
        Hiçbir zaman hiçbir şey ona yeterli gelmiyordu. Evet, onu  “İlkay  Bey,  okulumuza  olan  ilginiz  için  teşekkür  ederiz.
        çok seven bir ailesi vardı ama İlkay’a göre ailesi onu daha  Gönderdiğiniz başvuruyu uzun süre boyunca inceledikten
        çok sevebilirdi. Her zaman arkasında olan arkadaşlarına  sonra okulumuza mükemmel bir katkıda bulunacağınızı
        ne yaparsa onların sadakatini kanıtlayabilirdi? Son olarak  düşündüğümüzü söylemekten mutluluk ve gurur duyarız!
        Güneş; felsefe hakkında Aristoteles’ten daha çok bilgisi,  Umarım sizi bu sonbahar döneminde okulumuzda yeni
        tartışmalarda  ise  dünyanın  en  iyi  siyasetçilerinin  ağzını  bir öğrencimiz olarak görebiliriz.”
        açık bırakabilecek bilgelikte olan; hafif dalgalı ve kahküllü
        kumral  saçları  ve  büyük,  içinde  ela  parçaları  olan
        kahverengi gözleriyle adeta gerçek güneşin ışığını çalan                                           Peri Tuna
        bir melek gibiydi. O kadar mükemmeldi ki sanki hayatında
        asla hata yapmamış ve asla da yapamayacakmış gibi
        geliyordu  insana.  İlkay’ın  belki  de  Güneş’e  bir  teşekkür
        borcu  vardı.  Sonuçta  insanların  ne  kadar  berbat  ve  iki
        yüzlü  olabileceğini  “Melek  Güneş”  sayesinde  öğrendi.
        İlkay,  geçmişini  düşündükçe  hayatından  daha  çok
        umutsuzlanmaya  başladı.  Sonuçta  ülke  değiştirmek
        neyi  değiştirecekti  ki,  eğer  içindeki  insanlar  kendilerini
        değiştiremiyorsa…


        En sevdiği şarkı telefonundan son sesle çalmaya devam
        ediyordu. Ses gittikçe yükseliyor, İlkay’ın kulakları ve beyni
        için  acı  verici  bir  hale  geliyordu.  Ama  o,  sanki  olduğu
        yere  yapıştırılmış  gibiydi.  Tek  bir  parmağını  bile  hareket
        ettiremiyordu.  Şarjı  gittikçe  azalıyordu  ve  ses  gittikçe
        yükseliyordu. Telefonun şarjı azaldıkça İlkay’ın anıları daha
        çok gözü önüne geliyordu. Sanki akli dengesi ve kalbinin
        atışları bu telefona bağlıymış gibi hepsinin paralel şekilde



                                                                                                                    15
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21